İçereği Atla

Anadilde Atan Kalp: Fâtiha'nın Nesîmî'deki Sırrı

Bir Türkünün Ardından: Baba Vuslat ile Oğlunun Ruhsal Yolculuğu

Ali Erdem, 20 yaşında bir üniversite öğrencisi, akşam saatlerinde odasında YouTube'da müzik dinliyordu. Algoritma ona Selda Bağcan - Minnet Eylemem türküsünü önerdi. Merakla tıkladı ve dinlemeye başladı:


"Har içinde biten gonca güle minnet eylemem

----

Rızkımı veren Hüda'dır kula minnet eylemem..."

Melodinin derinliği ve sözlerin gücü onu büyüledi. Tam o sırada babası Baba Vuslat odaya girdi.

Baba Vuslat: "Ne dinliyorsun evlat?"

Ali Erdem: "Baba, çok etkileyici bir türkü... 'Minnet Eylemem' adında. Sanki içimde bir şeyler titriyor ama tam anlayamıyorum."

Baba Vuslat oturdu ve dikkatle dinledi. Türkü bitince gözlerinde bir parıltı belirdi:

Baba Vuslat: "Bu, Seyyid Nesîmî'nin şiiri evlat. 600 yıl önce yazılmış ama sanki dün yazılmış gibi taze. Söyle bakalım, bu şiir sana ne hissettiriyor?"

Ali Erdem: "Bir özgürlük hissi var baba... Sanki kimseye muhtaç olmama, sadece yaratıcıya dayanma gibi bir duygu. Ama tam ifade edemiyorum."

Baba Vuslat ayağa kalktı ve kitaplığından Kur'an-ı Kerim'i aldı:

Baba Vuslat: "Şimdi bir şey okuyacağım, dinle bakalım. Bu Fâtiha Sûresi:"

  • "Bismillâhir-rahmânir-rahîm
  • El-hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn
  • Er-rahmânir-rahîm
  • Mâliki yevmi'd-dîn
  • İyyâke na'budu ve iyyâke nesta'în
  • İhdinâs-sırâtal-mustakîm
  • Sırâtal-lezîne an'amte aleyhim gayril-magdûbi aleyhim ve lad-dâllîn"

Ali Erdem:

"Arapça'yı anlamadım baba, sanki perde arkasındayım."

Baba Vuslat, gözlerinde bir tebessüm:

"Perdeyi kaldıralım o halde. Bak, Fâtiha ile Nesîmî'nin şiiri aynı ırmağın iki kolu..."

Elmalılı Hamdi Yazır'ın mealini açtı:

  • "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
  • Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur
  • O Rahman'dır, Rahim'dir
  • Din gününün sahibidir
  • Yalnız Sana kulluk ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz
  • Bizi doğru yola ilet
  • Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna; gazaba uğrayanların ve sapmışların yoluna değil"

Baba Vuslat: "Şimdi söyle evlat, ikisi arasında sence benzerlik var mı?"

Ali Erdem: "Vay be baba! Evet, sanki aynı hissi alıyorum ama nasıl ifa edeceğimi bilmiyorum."

Baba Vuslat oğlunun yanına oturdu ve gözleri parladı:

Baba Vuslat: "Bak evladım, şimdi sana Fâtiha ile Nesîmî arasındaki beş temel benzerliği anlatacağım. Bu tesadüf değil, Kur'an'ın nûruyla dürülmüş insan hakikatinin şiirle tecellisidir."

🛤️ 1. SIRAT-I MÜSTAKİM: DÜZ YOLUN ŞİFRELERİ

Baba Vuslat: "Fâtiha'da 'Bizi doğru yola ilet (Sırât-ı müstakîm)' deniyor - yolun tekliği vurgulanıyor. Nesîmî ise:

'Sırat-ı Müstakim üzre gözetirim Rahim'i

İblisin talim ettiği yola minnet eylemem'

diyor. Şair, Fâtiha'daki dosdoğru yol metaforunu İblis'in yoluna reddiye ile somutlaştırıyor. Nesîmî'nin şiirlerinde yol, dinî ve tasavvufî bir haritadır evlat."

🙏 2. TEVHİD BİLİNCİ: YALNIZ SANA İBADET

Baba Vuslat: "Fâtiha'da 'Yalnız Sana kulluk ederiz (İyyâke na'budu)' - mutlak teslimiyet var. Nesîmî:

'Rızkımı veren Hüda'dır kula minnet eylemem'

diyor. Nesîmî, kulluğu insandan değil, yalnız Hüda'dan beklemek şeklinde yorumluyor. Bu, Hurûfî düşüncede Fâtiha'nın namazsız kabul olmaz prensibiyle örtüşüyor."

💫 3. RAHMET İKİLİSİ: RAHMÂN VE RAHİM'İN ŞİİRDE YANKISI

Baba Vuslat: "Fâtiha'da 'Rahmân'dır, Rahîm'dir' - merhametin evrensel ve kişisel boyutu var. Nesîmî:

'Sırat-ı Müstakim üzre gözetirim Rahim'i'

diyor. Şair, Rahim ismini özellikle vurgulayarak ilâhî merhametin yol göstericiliğine dikkat çekiyor."

⚖️ 4. DİN GÜNÜNÜN BİLİNCİ: HESAP VE RIZKIN KAYNAĞI

Baba Vuslat: "Fâtiha'da 'Din gününün mâlikidir (Mâliki yevmi'd-dîn)' - hesap verme bilinci var. Nesîmî:

'Bugün buldum bugün yerim, Hakk kerimdir yarına

Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına'

diyor. Şiirdeki bugün/yarın karşıtlığı, Fâtiha'nın din günü uyarısını şiirselleştiriyor."

🚫 5. NİMET VE SAPTIRICI YOL AYRIMI

Baba Vuslat: "Fâtiha'da 'Gazaba uğrayanların ve sapmışların yoluna değil' - iki yolun tehlikesi anlatılıyor. Nesîmî:

'İblisin talim ettiği yola minnet eylemem

Yeryüzünün halifesi hünkâra minnet eylemem'

diyor. Şair, İblis'in yolu ve hünkâr (dünya otoritesi) imgeleriyle Fâtiha'daki sapkın yolları somutlaştırıyor."

🔤 Nesîmî'nin Hurûfî Yorumu

Ali Erdem: "Baba, bu Hurûfî yorumu nedir?"

Baba Vuslat: "Nesîmî, Mukaddimetü'l-Hakayık adlı eserinde Fâtiha'nın yedi âyetini Hurûfî sembolizmi ile açıklıyor:

  • 7 Âyet ↔ 7 İnsanî Mertebe: Her âyet, insanın iç yolculuğunda bir basamağı temsil ediyor.

Ali Erdem, nefesi kesilmiş:

"Baba, sanki Nesîmî burada, aramızda duruyor..."

Baba Vuslat, gözleri uzaklara daldı:

"O, Fâtiha'nın Türkçe tefsiridir evlat. Hurûfî sırrı şudur:

'Elhamdülillah'ın hamdı, kâinatın çarklarının dönüşüdür.

'Arabî Farisî bilmem' demek, Hakk'ın lisanının tek olduğunu haykırmaktır.

Ama softalar anlamadı... Nesîmî, 'hünkâra minnet eylemem' derken, Kur'an'ın 'Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım' (Bakara 30) sırrını hatırlatıyordu. Kendi halifeliğini unutup başkasının önünde eğilen, aslında Hakk'ın tahtına isyan eder."

Ali'nin gözlerinde yaşlar birikti:

"Demek türküde hissettiğim özgürlük, Fâtiha'nın ta kendisiymiş..."

Ali Erdem: "Ne oldu Nesîmî'ye?"

Baba Vuslat: "Onu diri diri derisini soydular evlat. Ama o ölürken bile:

'Nesîmî'nin derisini yüzersen eğer

İçinden çıkar Lâ ilâhe illallah'

dedi. Fâtiha'nın sırrını taşıyordu kalbinde!"

Ali Erdem: "Demek Kur'an'dan ne kadar bihaberlermiş..."

Baba Vuslat: "Aynen öyle evlat. Sırât-ı müstakîm'i - doğru dengeyi - Arapça lafzın kabuğunda ararken gönül gözünü kapattılar. Ben derim ki evlat, Allah bizi kendi dilimizle de duyar; sesin Arapça olması şart değil, niyetin samimiyse."

🌙 Kozmik Diyaloğun Sırrı

Baba Vuslat: "Nesîmî'nin mısraları, Fâtiha'nın insan hakikatiyle dürülmüş hâlidir evlat. Bu diyaloğun özünde üç çarpıcı gerçek yatar:

  1. Yol Birliği: Fâtiha'nın Sırât-ı müstakîm'i, Nesîmî'nin şiirinde diken içinde açan gül metaforuyla hayat buluyor.
  2. Özgürlük ManifestosuMinnet eylemem refreni, Fâtiha'daki Yalnız Sana kulluk ederiz ilkesinin isyankâr bir tezahürü.
  3. Evrensel Dil: Nesîmî'nin Arabî, Farisî bilmem demesi, Fâtiha'nın âlemlerin Rabbi vurgusunu Türkçe'nin yalınlığıyla kuşatması."
🌟 Hikmetin Özü

Ali Erdem: "Baba, demek o türküyü dinlerken Fâtiha'yı hissediyormuşum!"

Baba Vuslat: "Evet evlat! Kur'an nûrdur, insan da nûrdur. İkiz kardeşlerin şiirde buluşmasıdır bu. Nesîmî, Fâtiha'nın ruhunu Türkçe'ye aktarmış. Sen de o ruhu hissettin!"

Ali Erdem: "O halde her Fâtiha okuduğumda Nesîmî'yi, her türkü dinlediğimde Fâtiha'yı hatırlayacağım!"

Baba Vuslat: "İşte gerçek hikmet budur evlat: Fâtiha okumak, insanı okumaktır; Nesîmî okumak ise Fâtiha'nın yürekte çiçek açışıdır..."

Ali Erdem: "Baba, o zaman Nesîmî aslında Fâtiha'yı yaşamış?"

Baba Vuslat: "Evet evlat. Kur'an nûrdur, insan da nûrdur. İkiz kardeşlerin şiirde buluşmasıdır bu. Nesîmî, Fâtiha'nın ruhunu kendi zamanının diliyle, kendi kalbinin sesiyle ifade etmiş. İşte bu yüzden 600 yıl sonra bile bizi bu kadar etkiliyor."

Ali Erdem derin bir nefes aldı. Artık o türküyü dinlerken neden içinin titrediğini anlıyordu.

Baba Vuslat: "Unutma evlat, Fâtiha okumak, insanı okumaktır; Nesîmî okumak ise Fâtiha'nın yürekte çiçek açışıdır..."

🎭 Sonsöz: Bir Türkünün Ardından Kalan

O gece Ali Erdem, hem Nesîmî'nin şiirini hem de Fâtiha'yı yeni gözlerle okudu. Artık her "Minnet Eylemem" dinleyişinde, 600 yıl önceki bir şairin Kur'an'la kurduğu o derin diyalogu, Fâtiha'nın şiirleşmiş hâlini hissediyordu.

Ve Baba Vuslat haklıydı: Gerçek hikmet, kutsal metinleri ezberlemekte değil, onları yaşamakta - ikiz kardeşlerin kozmik diyaloğunda - gizliydi.

"Seyyid Nesîmî'nin 'Minnet Eylemem'i, Fâtiha Sûresi'nin yedi âyetinin Anadolu topraklarında filizlenen tasavvufî yansımasıdır..."

🕊 BABA VUSLAT’IN ÇAĞRISI

 

Fâtiha’dan Nesîmî’ye, kalpten kalbe

 

Kur’ân satırda değil, sır’dadır,

Harf harf iner, âşığın bağrındadır.

Arapça bir kabuktur ey can,

Mânâ, aşkla tutuşan yangındadır.

 

Ne ses kutsaldır ne yazı,

Hak, kalbe bakar – özde yazı.

Ana dilinle çağır O’nu,

Çünkü kelâm, kulun iç sesiyle sızar.

 

Fâtiha, dua değil sırât’tır,

Yedi kapıdan geçer, nurât’tır.

“Yalnız Sana kulluk” diyen,

Benliğini yakar, Hakk’a kanattır.

 

“Minnet eylemem” sözü,

Bir şairin değil, bir sûrun özüdür.

Kul önünde eğilen secdeye varmaz,

Harfsiz gönülde sure de çözülmez.

 

Ey insan!

Kur’an’ı aşksız okursan,

Okuduğun sen değilsin,

Sesindir – kalbin değil, nefesindir.

 

Lâfza değil, sırra dokun,

Sırra dokun ki, nur’a varasın.

Aşk olmadan okunan her Fâtiha,

Bir boş mısra olur – ruhsuz ve yarım.

  

Giriş to leave a comment
BABA VUSLAT'IN KALEMİNDEN: FÂTİHA'NIN BATINÎ LABİRENTİNDE MODERN YOLCULUK